Labirentten Düşüş

Labirentten Düşüş

A+ A-

Minos, Girit Kralı olmak için kardeşleri ile taht kavgasına girişir. Bu esnada kardeşlerin aklına gelmeyen bir kurnazlık Minos’un aklına gelir ve tanrı Posedion’a yalvarmaya başlar. Ona tahta çıkmak için kendisini desteklemesi adına yakarışlarda bulunur, eğer kendisini destekliyor ise Posedion’dan bir işaret adına beyaz bir boğa göndermesini diler. Bu yakarışlar tanrı Posedion’un kulağına gitmiştir. O kadar tanrının arasında kendisinin seçilmiş olması egosunu okşar ve Minos’un çağrısına kulak verir. Minos’a Kar gibi beyaz bir boğa yollar. Bu boğayı gören kardeşleri ise tanrı Posedion’a karşı gelmemek adına tahtı Minos’a bırakır. Mnios artık Girit Kralıdır. Girit kralı olduktan Minos bu boğayı Posedion’a kurban etmesi gerekirken, tanrıdan gelen boğayı gösteriş için saklamayı tercih eder. Ayrıca Posedion’a minnettarlığını hiçbir şekilde göstermemiştir. Tahta çıkan Minos, Posedion’u bir anda unutmuştur. Bunun intikamını Posedion nasıl almış ? bu yazımda size bunu anlatacağım.

Posedion kurban olarak Kral Minos’un eşi Pasiphae’yi seçer. Kraliçe’yi bu boğaya aşık eder ve ondan bir çocuğu olmasını sağlar. Doğan çocuk yarı boğa yarı insan olarak dünyaya gelmiştir. Olanları bilmeyen halk şaşkındır, ve bu yaratığa şüphe çekmesin (babası hakkında gerçekleri örtmek amacındadırlar )diye Minos’un boğası anlamına gelen Minotaur adı verilir. İlk başlarda gayet normal olan büyüdükçe vahşileşen ve insan eti ile beslenmeyi tercih eden Minotaur’u zapt edebilmek adına Minos çaresiz bir şekilde Delphi kahinlerine danışır. Kahinler devasa bir labirent yapmasının ve bu labirentin ortasına Minotaur’u yerleştirmesi gerektiğini söyler. Kral Minos bu labirent için kentin en ünlü mimarı olan Daidalos ve oğlu İkarus ile çalışır. Daidalos çıkması imkansız olan karmaşık bir labirent tasarlamış, bu labirentin tam ortasına Minotaur’u yerleştirmişlerdir. Sıra beslemeye gelince ise Minos daha önce savaştığı ve savaşı kazandığı Atina kentinden 7 kadın 7 erkek olmak üzere toplamda 14 sürgün getirip bu labirente bırakmayı planlamıştır. Her şey Kral Minos’un istediği gibi giderken, Atina’da büyük yas ve hüsran vardır. Kentte 14 insanın sürekli kurban verilmesi dehşet vericidir. Bu duruma son vermek isteyen Atina kralının oğlu Theseus üçüncü kurban dönemi gelince babasının kılıcını alarak 14 kişilik kurban ekibine katılır. Theseus’un işleri Girit’te rast gider, Theseus’u gören Girit kralının kızları Ariadne ve Phaedra ona ilk görüşte aşık olmuşlardır. Ariadne Thesus’a labirentten kurtulması için bir top ipliği gizlice iletir bu iplik ona gittiği yolları işaretlemesini sağlıcaktır. Labirente giren Theseus Minotaur ile karşılaşır babasının kılıcı ile kahramanca savaşıp onu öldürmeyi başarır böylelikle ölen 28 kurbanın intikamını alıp yeni kurbanların olmasının önünü kesmiştir. Ariadne’nin verdiği ip ile labirentten çıkmayı başarır, kral Minos’un iki kızını da alıp Atina kentine geri döner.

Kral Minos o gün iki kızını ve Minotaur’u kaybetmiştir ayrıca Atinalılar tarafından küçük düşürülmüştür. Bunun hesabı ise çıkılması imkansız olan bu labirentin mimarı Daidalos ve oğlu İkarus’a kalmıştır. Kral Minos, Theseus’un labirentten çıkmasını ve Minotaur’un ölmesini labirent tasarımına bağlamıştır. Daidalos ve İkarus bir kuleye hapsedilmiştir. Mimar Daidalos kuşların kuleye bıraktıkları tüyleri bal mumu ile birleştirerek kendisi ve oğluna devasa kanatlar yapmayı başarmıştır. Bu kanatları kullanarak kuleden kaçabileceklerdir. Kuleden uçmadan önce Daidalos, oğlu İkarus’u defalarca uyarır ondan güneşe çok yakınlaşmamasını ister, yoksa kanatlarında ki balmumu eriyebilir ve uçamaz hale gelir. Nemin kanatlarını ağırlaştırmaması için ise çok alçaktan uçmamaları gerekir yoksa kanatlar ağırlığı çekemez ve gene uçamayacak hale gelinirdi. Dengeyi bulmaları gerekiyordu. Ancak oğlu İkarus uçmanın verdiği heyecan ve özgürlük duygusu ile yükseldikçe yükselir. Güneşe yaklaşan İkarus, beklenen son ile karşılaşır ve yükseklikten ege denizine düşerek hayatını kaybeder.

(Pieter Brugel, İkarus’un Düşüşü, Tablo, 1558, Royal Museums Of Fine Arts Of Belgium)

Yukarıda gördüğünüz tablo başta sıradan bir günlük hayatı yansıtıyor gibi gözükse de İkarus’un düşüşünü konu ediyor,  aslında o  sırada baba ve oğlunun dünyada görülmemiş bir cesareti sergilerken diğer insanlar için sıradan bir gün. Tablonun detayına girdikçe İkarus’un kanatlarının parçalandığını kendisinin ise suya düşmüş olduğunu görürsünüz.

(Düşen İkarus ve uçuşan kanatlar detayı.)

17-01-2024
Eylem Özkan

Eylem Özkan

Arkeolog

Merhabalar, Ben Arkeolog Eylem Özkan,

Antik çağ insanlarının günlük yaşantısına, mitlerine, inançlarına, savaş hikayelerine ve kahramanlıklarına her zaman büyük bir ilgi duydum. Bu ilgim beni Arkeolog yaptı. Öğrendikçe ve keşfettikçe aslında çocukken gittiğim müzeleri, antik kentleri sadece seyirlik olarak gezdiğimi farkettim. Bugün seyirci olarak gezdiğim müzelerin, eserlerine baktığım da her bir detayın farklı bir şeyi temsil ettiğini biliyorum. Yazılarımda ki önceliğim bu olacak, insanların bir esere sadece bakmasını değil altında ki hikayesini de çözümlemesini istiyorum.

eylemozzkan@gmail.com

@eylemozkaan