Birey Felsefesi

Birey Felsefesi

A+ A-

20.YY’da en sevilen kavram bireyselliktir. Filozoflar o kadar çok sevmiştir ki bireyi, varoluşçuluk temellerini de onun üzerine atmışlardır. Birey kavramını felsefe sistemlerinin en üst kısmına yerleştirme isteği daha çok düşünce uğruna ölümü göze alan insan yerine temelinde akıl ile sorgulayan insan teması kurmaktı. Birey insan ilişkisini tekrar gözden geçirmek hiç olmadığı kadar gerekli hale gelmiştir.

2. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan bireyselleşme hareketi insanların olunmasını istediği halinden epeyce sapmış durumdadır. Bu sapma bireyi tek düze insan tipi formuna sokarken aynı zamanda devletlerin hiç uğraşmadan kitleleri gütmesini sağladı. Nedenine inmenden önce bireyin kendi düşüncem diyerek savunduğu tezlerin aynı sonuca ulaştığını belirtmek gereklidir. Düşünce uğruna ölmeyi göze almayan birey artık düşünmeyi de göze alamaz haldedir. İnsanları bireyselcilik düşüncesi ile kandıranların hedefi, birey olarak insanı korkutan hareket ile sindirmek, toplumsal bir harekete engel olmaktır. Bireyselci felsefe içerisinde azıcık kafası çalışanlar mafya, çete, aile kurarak içine girebilecekleri bir düşünce kırıntısı oluşturmuştur. 

Birey kavramına sadece yöneticiler tarafından bakmak yeterli kalmaz. İnsan felsefe olarak bireyselciliğe hazırlanmış olmasaydı, devletler bu düşünce yapısını kitlelere zoraki benimsetemezdi. “İnsan neden birey olmak ister?” sorusuna cevap bulmak istediğimizde birçok birbirinden farklı cevap arasında sıkışıp kalırız. Soru formülasyonumuzu “insan neden birey olmaktan çıkmak istemez?” olarak sorduğumuzda önümüzde ilerleyebileceğimiz bir yol açılacaktır.

Devletlerin istemeden dayatamayacağı bireysellik kavramı 20.yy da felsefenin çıkış yolu olarak seçilse de, insanların benimsedikleri bu yolu filozoflar değil, tembel ve asalak insan türü açmıştır. Özgürlük ile kandırılmış köleler; onlar değil midir farklılıktan korkup herkes gibi olma çabası içerisinde yaşamı boyunca iki büklüm yaşayanlar? Diğer tüm sözde özgür fikirlerle aynı olanı ölümü pahasına isteyen, herkes gibi olma kaygısı çektiklerinden, onların felsefeye ihtiyaçları yoktur.

İnsanın çalışmaya ihtiyacı yoktur. Doğası A noktası ile B noktası arasında gitmek değildir. Fakat birey olan çağında yaşar, çağının getirdiklerinde. İşte tam bu noktada iş bulmak, yapay zorunlulukları hissetmek ile mutlu eder. İş yaşamı gerçek yaşamı, mesleği kimliğinin yerini alır. Tüm zamanını aynı işi yapmaya, çark olamaya devam eder. Birey budur, atalarının yaşamını bildiği halde aynısını yaşamak ister. Sonunu bildiğin bir filmi izlemek gibidir. Birey olmak, toplumsal olmadan kitle olmaktır. Birey bu yaşamında ölümü pahasına vazgeçmez. Düşüncenin yerini tek tipin en iyisi olmak isteyen birey almıştır.


Kaynakça

https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/dizustu-bilgisayar-kafatasi-yapiskan-notlar-yorgun-8386563/

27-08-2022